Peace be with you. How are you guys? I’m fine. İngilizce
bitti. Hocam ben anlıyorum ama konuşamı… herkes mi öyle? Peki önemli olan
konuşabilmek yani he tamam ben gideyim o zaman.
İngilizce konuşmak önemli bir şey arkadaşlar. Hatta
İngilizce konuşmaktan öte kendi diliniz haricinde başka bir dil öğrenmek çok
önemli bir şey. Bu bilgiyi ananemden teyit ettirdim. Kendisi bizzat “biz
öğrenemedik siz öğrenin. Dil bilmeyince cahil kalıyorsun” dedi. Hatta dedem de
buna hacdaki bir anısıyla destek çıktı. İzniniz olursa onu da anlatmak isterim
(bu izin şey gibi otobüste pardon geçebilir miyim deyip çekilmemi beklemeden
üstüme çullanan amca izni). Dedemler hacdayken yanlarına İranlı bir amca gelmiş
muhabbet kurmak istemiş. Demiş İngilizce var mı? Yok. Arapça var mı? Yok. adam
da söylene söylene gitmiş. Buradan çıkaracağınız sonuç dil öğrenin. Dil öğrenme
yolları ile ilgili baya yetersiz, gereksiz, içeriksiz, okurken zaman
kaybedeceğiniz yazıma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz (tabi link koymayı
unutmazsam).
İngilizceden giriş yaptık buradan başka bir konuya geçelim.
Mesela geçenlerde ÜSTAD Barış Özcan bir video yayınladı. Direkt olarak dil
öğrenme ile ilgili olan videolarından değil. Oğlu Sufi’nin İngilizce öğrenme
sürecinde okuduğu kitapları göstermek için çektiği bir video. Söylemeden
edemeyeceğim Sufi çok güzel isim. Gönlü saf, eren, ermiş kişi anlamına geliyor.
Neyse. Küçük Sufi 10 ayda 1000 kitap okumuş. Küçük derken 5.5-6 yaşlarında bir çocuktan
bahsediyoruz. Kitaplar da dolayısıyla kendi seviyesinde kitaplar. Biz bile bu
yaşımıza kadar 1000 kitap okumamışızdır belki ama bu çocuk okumuş. Ayda 100
kitap oluyor. Ne diyeyim helal olsun anasına babasına. Gelecek için donanımlı
bir çocuk yetiştiriyorlar. İlgili videoya buradan ulaşabilirsiniz.
Ülkede güzel şeyler de oluyor diyeceğim ama Barış Özcan
sonradan yurt dışına çıkmış bir Türk. Anlayacağınız kadarıyla ülke olarak onu
da kaybettik. Hatta onun gibi belki bizim bilmediğimiz keşfetmediğimiz bir sürü
kişi ülkeyi terk etmeye hazırlanıyor. Çünkü bu ülkede hiçbir başarı cezasız
kalmıyor arkadaşlar. Kim bu ülkenin hayrına bir şey yapsa başına vuruluyor. Çok
bilinen bir örnek veriyorum size. Devrim arabası. 4.5 ayda sıfırdan yapılmış
yüzde yüz yerli milli bir araç sabote edildi. İçine benzin koymadılar sonra
çalışmayınca siz işinize bakın deyip fabrikayı kapattılar. Ne denilebilir ki.
Şey denilebilir. “Mesele Türkiye’nin şeftali yerine motor üretmek istemesiydi.”
Hadi bu konu hakkında bir paragraf daha yazayım. Bu aralar
bazı “babayiğitler” biz yerli araba yapcaz diye piyasaya çıktılar.
Güvenmediğimden değil. İsteseler en iyisini yaparlar ama istediklerini
zannetmiyorum. Başka bir markanın arabasını alıp üstünü kamuflajlayıp “işte
yerli araba bu” diye sunarlar. Bunu daha önce yaptılar yine neden yapmasınlar.
İnşallah beni yanıltırlar ne diyeyim. 2019’da prototip sunulacakmış 2021’de
satışlar başlayacakmış.
Onun dışında neler mi oluyor? Bildiğiniz gibi arkadaşlar.
Okula gidip geliyorum. Kitap falan okuyorum. Artık bunu demeyeceğim her
seferinde anlamsızlaşıyor. Selam ben Talha kitap okuyom. Çayı şekersiz içiyorum
ayrıca kitap okuduğumu söylemiş miydim? Hukuk okuyorum desem neyse en azından
onun bir havası var. Yoo aslında bol bol kurmalıyım bu cümleyi. Zannetmiyorum
ama belki insanlar der “aa bu çocuk napıyor ya sürekli sürekli belki güzel
birşeydir ben de deneyeyim”. Baya düşük ihtimal fakat denemekten zarar gelmez.
Sizce ne yapmalı? Kitapla ilgili bir site keşfettim ama şimdilik sizle
paylaşmayacağım daha sonra.
Bazen sarahah’tan uzun uzun yazılar yazıyorsun. Açıkcası
hoşuma gidiyor birisinin benim için zaman harcaması. Okurken 10-15 sn sürüyor
belki ama yazması düşünmesi falan daha uzun sürer. 1 dk bile olsa bana hediye
edilmiş bir zaman güzel bir şey. Hepsini sizinle paylaşmıyorum. Paylaştıklarımı
veya paylaşmadıklarımı yazanlara buradan teşekkürler. Adamsınız.
İyiliği görmek neden bu kadar zor diye sormuşsunuz. Geniş
düşünecek olursak “iyi” baya geniş bir tanıma sahip. İyi olmak var işini iyi
yapmak var vs. bu yüzden yeni aldığım
rayban marka at gözlüklerimi takıp en basit tanımı yapacağım. İyiliği görmek bu
zamanda çokda kolay değil. Neden? Çünkü kimse birbirine sebepsiz yere iyilik
yapmıyor. Mesela birine çay ısmarladın diyelim. Kişi düşünüyor bu niye bana çay
ısmarladı kesin bişey isteyecek, kesin
benden bir kazancı var o yüzden ısmarladı. İstemeyince tabi dumur oluyor. Eğer
bahsettiğin şey bu tip bir iyilikse cevabı bence bu. Tatmin olmadıysan daha
ayrıntılı bir soru sor ona göre cevaplayalım sevgili anon J
Bundan önceki yazımı yani “içimizdeki ben” beğenmişsiniz.
İlk defa bir yazım için çok güzel olmuş dendi. Gururum okşandı. Bence ilk
paragraflar iyi, sonra batırdım. Sonları da istediğim gibi yazabilseydim işte o
zaman mükemmel olurdu. Ama işte bir sorun var oradaki gibi yazamıyorum. Yani
yazıyorum ama çokça düşünmem gerekiyor. Oradaki gibi cümlelere ya da ne bileyim
benzetmelere alışık değilim. Siz beğendiyseniz alışacağız bakalım. Siz okuyun
diye yazıyoruz sonuçta. Bi benzetme vardı göğüs kafesiyle ilgili. Göğüs
kafesini kuşun kafesine benzetip göğsünün içindeki kuşu serbest bırakmaktan
bahsediyordu. Bak fikrim var ama cümle çıkmıyor. Galiba benim de kuşumun
kafesinden çıkması gerekiyor. Arka planda thunder imagine dragons çalarken
nasıl çıkacak onu bilmiyorum. Daha derinlere inmem gerekiyor ama orada sen
varsına (gülme efekti)
Her şeyden bahsettik şarkılardan da bahsedelim. Neyse veya
bahsetmeyeyim onu da başka bir durum değerlendirmesine saklıyorum. Öylesine
yazdığım bir yazıyı burada sonlandıralım. Bu hafta da böyle idare edin. Good night hepinize.
2 yorum
Teşekkürler, yine güzel olmuş
teşekkürler :)
EmoticonEmoticon